info@idarevehukuk.com
Nursanlar 2 Plaza, Bayraktar Sk. No:9 D:39 Cevizli/Kartal/İSTANBUL

HomeCategory İmar Hukuku

PARSELASYON (İMAR UYGULAMASI – 18 UYGULAMASI) İŞLEMİNE KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ

Parselasyon işlemi, niteliği itibarıyla subjektif bir işlem olup işlemin yasal bildirimi üzerine dava açma süresinin başlaması esastır. Bu işlemin tebliğ edilmediği durumlarda, bir çok teknik ve hukuki ayrıntısı bulunan bu işlemden muhatabın tüm unsurları itibarıyla haberdar olduğu tarihin tespit edilerek dava açma süresinin başlatılması gerekir. Bunun yanında taşınmaza yönelik getirilen ipotek tesisine ilişkin dayanak encümen kararında belirtilen tüm hususları ihtiva etmeyen bilgi ve belgelere itibar edilerek dava açma süresinin başlatılması mümkün değildir.

1. DAVANIN KONUSU :

Dava, İzmir ili, Buca ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde eski malik lehine kanuni ipotek tesis edilmesine ilişkin 2981 sayılı Yasanın 10/c maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

2. MAHKEME KARARI

İdare Mahkemesince; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu taşınmaza konan ipoteğin … ada, … parsel sayılı taşınmazın fiilen yola ayrılmış kısımlarından oluştuğu hususunda bir tespitin olmadığı, işlemin 2981 sayılı Kanunun 10/c maddesine uygun olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, dava konusu edilen ipotek konulmasına ilişkin parselasyon işleminden, davacının en geç taşınmazın diğer hissesini satın aldığı gün olan 09/02/2004 tarihi itibarıyla haberdar olduğunun kabulü gerektiği, bu tarihi izleyen günden itibaren 2577 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca 60 günlük yasal süre içinde doğrudan ya da aynı Kanun’un 11. maddesi uyarınca başvuruda bulunarak sonucuna göre kalan dava açma süresi içinde bu davanın açılması gerekirken , bu sürelerin geçirilmesinden çok sonra 28/12/2015 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3. TEMYİZ KARARI

T.C. Anayasasının 125. maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 2. fıkrasında da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden başlayacağı belirtilmiştir.

Parselasyon işlemi, niteliği itibarıyla subjektif bir işlem olup işlemin yasal bildirimi üzerine dava açma süresinin başlaması esastır. Bu işlemin tebliğ edilmediği durumlarda, bir çok teknik ve hukuki ayrıntısı bulunan bu işlemden muhatabın tüm unsurları itibarıyla haberdar olduğu tarihin tespit edilerek dava açma süresinin başlatılması gerekir. Bunun yanında taşınmaza yönelik getirilen ipotek tesisine ilişkin dayanak encümen kararında belirtilen tüm hususları ihtiva etmeyen bilgi ve belgelere itibar edilerek dava açma süresinin başlatılması mümkün değildir.

Olayda, İdari Dava Dairesince davacının dava konusu parselasyona dayalı ipotek işleminden, en geç taşınmazın diğer hissesini satın aldığı gün olan 09/02/2004 tarihi itibarıyla haberdar olduğundan bahisle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de ipoteğin tesis edildiği parselasyon işleminin taşınmaz sahibi için subjektif ve kişisel nitelikte bir işlem olduğu, dosyada uyuşmazlık konusu parselasyon işleminin tüm unsurlarıyla davacı ya da önceki malik tarafından öğrenildiğine ilişkin bilgi ve belgenin bulunmadığı, tapu kayıtlarında sadece ipotek olduğuna ilişkin bir ibarenin yer aldığı, ancak tapu senedine bu şerhin yazılmadığı ve bu şerhin davacı tarafından öğrenilmesi sonucunu doğuracak herhangi bir tapu işleminin yapılmadığı, bu haliyle tapu senedinin dava açma süresinin başlangıcı olarak kabulüne imkan bulunmadığı dikkate alındığında, ipotek bedelinin tahsili için dava açılması nedeniyle ipotek bedelinin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davada süre aşımı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Danıştay 6. Daire, 30.03.2022 tarihli ve 2022/432 E., 2022/3869 K. sayılı kararı