Parselasyon Planına İtiraz ve Dava Açma Süresi

Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden birisi olan mülkiyet hakkının zaman ötesi niteliği göz önünde bulundurulduğunda, bu hakkın ihlal edildiğinden bahisle söz konusu ihlalin kaldırılmasına yönelik gerekli işlemlerin yapılması istemiyle ilgililer tarafından 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca her zaman idareye başvurulabileceğinin ve bu başvurunun reddedilmesi halinde aynı Kanun'un 7. maddesinde öngörülen 60 günlük yasal süresi içinde söz konusu işleme karşı dava açılabileceğinin kabulü gerekmektedir.

 

I. Giriş

İstanbul 7. İdare Mahkemesince, 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 18. maddesinin birinci fıkrasının “…hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, belediye veya Devlet zabıtası tarafından derhal yıktırılır.” bölümünün Anayasa’nın 35 ve 40. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

II. İtirazın Gerekçesi

İstanbul 7. İdare Mahkemesinin başvuru kararında; “İtiraza konu 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun “Yeniden gecekondu yapımının önlenmesi” başlıklı 18.maddesinin 1.fıkrasının son kısmında; “hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, belediye veya Devlet zabıtası tarafından derhal yıktırılır” hükmü yer aldığından, davalı idarece de bu doğrultuda herhangi bir yazılı işlem tesis edilmeden ve ilgiliye buna karşı yargı yolu gösterilmeden telefonla aramak suretiyle bilgi verilerek yıkım için hazırlık yapılmasının istenildiği görülmüştür. Esasen yasadaki itiraza konu hükümle buna dahi gerek bulunmamaktadır. Nitekim, idari yargıda görülen benzer nitelikteki bir kısım davalarda davacılar, önceden bir tebligat yapılmadığından yada bilgi verilmediğinden yapı içindeki şahsi eşyalarını dahi alamadıklarını beyan etmişlerdir. Bu durum da ayrıca tazminat davasına konu olmuştur. 

Hal böyle olunca, yapının imar aflarından yaralanmış olması yada geçerli izinlerinin bulunması yahut söz konusu arazinin mülkiyetinin çekişmeli olması hallerinde, yapıyı kullanan kişilerin buna ilişkin itirazlarını yargı yolu ile ileri sürme fırsatı sunulmadan doğrudan yıkım işleminin uygulanabildiği, bu durumun Anayasa’nın 36. ve 40. maddesine aykırılık oluşturduğu, bunun doğal sonucu olarak da ilgilerin mahkemeye erişim hakkını, dolayısıyla hak arama özgürlüğünü kısıtladığı sonucuna varılmıştır.” gerekçelerine yer verilmiştir.

III. Anayasa Mahkemesinin İptal Kararının Gerekçesi

Anayasa’nın 35. maddesi mülkiyet hakkını güvence altına almakta, 40. maddesi ise temel hak ve hürriyetlerin korunması için etkili başvuru hakkını düzenlemektedir.

Dava konusu kuralla yıkım işlemi tesis edilmemesi öngörülmek suretiyle idarenin yıkım kararı alması yolundaki iradesinin iptal davasına konu edilmesi önlenmektedir. Bu itibarla kuralda, kamu arazisi üzerinde izinsiz bir yapının inşa edildiğinin veya inşasının devam ettiğinin tespit edilmesi durumunda söz konusu yapının yıkılmasına ilişkin bir işlem tesis edilmesi ve ilgilinin hakkında tesis edilen işlemin içeriğinden haberdar edilmesi suretiyle bu işleme karşı kullanabileceği dava açma hakkının korunmasını sağlayacak güvencelere yer verilmesi gerekirken bu güvenceler sağlanmaksızın yapılan düzenleme mülkiyet hakkına ve etkili başvuru hakkını ihlal ettiği sonucuna varılmıştır.

IV. Kararın Sonuçları

Kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.